BAP 28

KURTULDUĞUMUZ zaman öğrendik ki, adanın adı Malta idi.
2. Ve barbarlar bize görülmemiş insanlık gösterdiler; çünkü yağmakta olan yağmur ve soğuktan dolayı ateş yakıp hepimizi kabul ettiler.
3. Pavlus bir çok çalı toplıyıp ateşin üzerine koyunca, sıcaktan bir engerek çıktı ve onun eline yapıştı.
4. Barbarlar hayvanı onun eline asılmış görünce, birbirlerine dediler: Her halde bu adam katildir; denizden kurtuldu ise de, Adalet onu yaşamağa bırakmadı.
5. İmdi hayvanı ateşe silkerek attı, ve bir ziyan görmedi.
6. Fakat onlar, Pavlusun şişmesini, ve yahut ölü olarak ansızın yere düşmesini bekliyorlardı; fakat çok bekledikten sonra ona zararlı bir şey olmadığını görünce, fikirlerini değiştirdiler, ve: O bir ilâhtır, dediler.
7. O yerin yakınlarında adanın reisi Publius denilen adamın çiftlikleri vardı; o bizi kabul edip üç gün nezaketle misafir etti.
8. Publiusun babası ısıtmadan ve kanlı ishalden hasta yatmakta idi; Pavlus onun yanına girdi, ve dua edip ellerini üzerine koyarak kendisini iyi etti.
9. Ve bunun üzerine, adada olan başka hastalar da gelip şifa buldular;
10. onlar da bize ziyadesile hürmet edip denize açıldığımız zaman, muhtaç olduğumuz şeyleri gemiye koydular.
11. Adada kışlamış olan İkiz Kardeşler alâmetli bir İskenderiye gemisile üç ay sonra denize açıldık.
12. Sirakusa uğrıyarak üç gün kaldık.
13. Oradan bir devir yapıp Regiuma geldik; bir gün sonra cenup yeli çıktı, ve ikinci günü Puteoliye geldik;
14. orada kardeşler bulduk, ve yedi gün yanlarında kalalım diye bize yalvardılar; ve böylece Romaya geldik.
15. Kardeşler haberimizi alınca, oradan Appius Çarşısına ve Üç Hanlara kadar bizi karşılamağa geldiler; Pavlus onları görünce, Allaha şükretti, ve cesaret buldu.
16. Romaya girdiğimiz vakit,* kendisine bekçilik etmekte olan askerle beraber ayrıca oturmak üzre Pavlusa müsaade olundu.
*Bazı eski metinler ilâve ediyorlar: yüzbaşı mahpusları ordugâh kumandanına verdi; fakat
17. Ve vaki oldu ki, üç gün sonra Yahudilerin ileri gelenlerini bir araya çağırdı, ve toplandıkları zaman, kendilerine dedi: Kardeşler, ben kavma veya atalarımızın âdetlerine karşı bir şey yapmadığım halde mahpus olarak Yeruşalimden Romalıların ellerine verildim;
18. onlar da beni sorguya çekerek salıvermek istediler, çünkü beni öldürmek için bir sebep yoktu.
19. Fakat Yahudiler buna karşı söyledikleri zaman, milletimden bir şikâyetim yokken davamı Kaysere arzetmeğe mecbur oldum.
20. İmdi bundan dolayı görmek ve konuşmak için sizi davet ettim; çünkü İsrailin ümidi için ben bu zincirle bağlıyım.
21. Onlar da kendisine dediler: Senin için Yahudiyeden mektuplar almadık, ve kardeşlerden biri buraya gelip bize bildirmedi, yahut senin için kötü bir şey söylemedi.
22. Fakat düşündüğün şeyleri senden dinlemek isteriz; çünkü bu fırka için biliyoruz ki, her yerde ona karşı söylenilmektedir.
23. Ve ona bir gün tayin edip oturduğu eve yanına çok kimseler geldi. Allahın melekûtuna şehadet ederek Musanın şeriatinden ve peygamberlerden İsa için onları ilzam eyliyerek sabahtan akşama kadar kendilerine anlattı.
24. Söylenen şeylere bazıları inandılar, ve bazıları inanmadılar.
25. Ve birbirlerile anlaşamıyınca, Pavlus şu sözü söyledikten sonra gittiler: Ruhülkudüs İşaya peygamber vasıtası ile atalarınıza şöylece iyi söyliyip demiştir:
26. “Bu kavma git ve söyle:
İşittikçe işiteceksiniz de, hiç anlamıyacaksınız;
Ve gördükçe göreceksiniz de, hiç seçmiyeceksiniz;
27. Çünkü bu kavmın yüreği kalınlaştı,
Ve kulakları ile ağır işittiler,
Gözlerini de kapadılar;
Olmıya ki, gözlerile seçsinler,
Ve kulakları ile işitsinler,
Yüreklerile de anlasınlar,
Ve tekrar dönsünler, de
Ben onlara şifa vereyim.”*
*İşaya 6:9, 10.
28. İmdi bilmiş olun ki, Allahın bu kurtarışı Milletlere gönderilmiştir, ve onlar dinliyeceklerdir.*
*Bazı eski metinlerde 29 uncu âyet ilâve olunmuştur:
29. Bu şeyleri söyleyince, Yahudiler arasında çok çekişerek gittiler.
30. Ve kiralamış olduğu kendi evinde tam iki yıl kaldı, ve yanına gelenlerin hepsini kabul ediyordu;
31. ve Allahın melekûtunu vâzederek Rab İsa Mesih hakkındaki şeyleri bütün cesaretle ve kimse mani olmıyarak öğretiyordu.

BAP 27

İTALYAYA denizden gitmemize karar verilince, Pavlusu ve başka bazı mahpusları, Avgustus taburundan Yulius denilen bir yüzbaşıya verdiler.
2. Asya kıyısındaki yerlere gitmek üzre olan bir Edremit gemisine bindik, ve Selânikten olan Makedonyalı Aristarhos bizimle beraber olarak denize açıldık.
3. Ertesi gün Saydaya uğradık; ve Yulius Pavlusu hoş tutarak kendisine bakılsın diye dostlarının yanına gitmesine izin verdi.
4. Ve oradan açılarak Kıbrısın yel altından geçtik, çünkü yeller bize karşı idi.
5. Kilikya ve Pamfilya denizinden geçerek Likyanın Mira şehrine geldik.
6. Yüzbaşı orada İtalyaya gitmekte olan bir İskenderiye gemisi bulup bizi ona bindirdi.
7. Bir çok günler ağır ağır gittik, ve güçlükle Knidos karşısına vardığımız zaman, yel bize müsaade etmediğinden Giridin yel altından Salmone karşısından geçtik;
8. ve kıyı sıra güçlükle giderek Güzel Limanlar denilen bir yere geldik; Lasea şehri bu yere yakındı.
9. Çok vakit geçirilmişti; ve zaten Oruç geçmiş olup deniz yolculuğu artık tehlikeli olduğundan, Pavlus onlara nasihat etti, ve dedi:
10. Efendiler, görüyorum ki, yolculuk yalnız yüke ve gemiye değil, hattâ bizim canlarımıza da zahmetli ve çok zararlı olacaktır.
11. Fakat yüzbaşı, Pavlus tarafından söylenenlerden ziyade geminin reisi ile sahibine kanıyordu.
12. Liman kışlamağa elverişli olmadığından, çoğu oradan açılarak mümkünse Giridin lodosa ve kara yele kapalı olan Feniks limanını tutmak reyinde bulundular.
13. Ve hafif bir cenup yeli esmeğe başlayınca, maksatlarına erdiklerini sanarak demir alıp Girid kıyısı boyunca gidiyorlardı.
14. Fakat çok geçmeden oradan Evrakilo denilen kasırga çıktı.
15. Ve gemi yele kapıldığından orsaya gidemiyerek, bırakıp sürüklendik.
16. Ve Kavda denilen küçük bir adanın yel altına kaçarak sandalı güçlükle ele geçirebildik;
17. ve onu içeri aldıktan sonra, yardımlar kullanarak gemiyi altından kuşattılar; ve Sirte düşmek korkusu ile yelken takımlarını indirdiler; böylece sürükleniyorlardı.
18. Biz fırtına ile çok uğraştıktan sonra, ertesi gün gemiden yük atmağa başladılar;
19. ve üçüncü gün kendi ellerile geminin takımlarını attılar.
20. Bir çok günler güneş ve yıldızlar görünmedi, ve büyük fırtına üzerimizde olarak, artık her türlü kurtuluş ümidimiz kayboldu.
21. Ve onlar çoktan beri yemeksiz kalınca, Pavlus o vakit ortalarında durup dedi: Efendiler, gerçi beni dinliyip Giritten açılmamalı, ve bu zahmet ve zarara uğramamalı idiniz.
22. Ve şimdi hatırınızı hoş tutmanızı size nasihat ederim; çünkü sizden hiç bir can zayolmıyacak, ancak gemi.
23. Çünkü kendisinin olduğum, ve kendisine de hizmet ettiğim Allahın bir meleği bu gece yanımda durup dedi:
24. Korkma, Pavlus; sana Kayserin önünde durmak gerektir; ve işte, bütün seninle beraber gemide gidenleri Allah sana bağışladı.
25. Bunun için, efendiler, hatırınızı hoş tutun; çünkü Allaha iman ederim ki, onun bana söylediği gibi olacaktır.
26. Fakat bizim bir adaya düşmemiz gerektir.
27. On dördüncü gece geldiği zaman, biz Adriya denizinde sürüklenmekte iken, gece yarısına doğru gemiciler karanın yakınlaştığını sandılar;
28. ve iskandil edip yirmi kulaç buldular; biraz ileride yine iskandil edip on beş kulaç buldular.
29. Kayalığa düşmekten korkarak kıçtan dört demir salıp gündüz gelsin diye dua ettiler.
30. Gemiciler gemiden kaçmağa çalışıp baştan demir atıyorlarmış gibi sandalı denize indirince,
31. Pavlus yüzbaşıya ve askerlere dedi: Bunlar gemide kalmazlarsa, kurtulamazsınız.
32. O zaman askerler sandalın iplerini kesip onu düşürdüler.
33. Ve sabah olmak üzre iken, Pavlus hepsinin yemek yemelerini rica ederek dedi: Bugün on dördüncü gündür bekliyip bir şey yemiyerek aç kaldınız.
34. Bunun için yemek yemenizi rica ediyorum; zira bu sizin kurtuluşunuz içindir; çünkü hiç birinizin başından bir kıl zayolmıyacaktır.
35. Bunu dedikten sonra, ekmek alıp hepsinin karşısında Allaha şükretti; ve onu kırıp yemeğe başladı.
36. Ve hepsi cesaretlenip onlar da yemek yediler.
37. Gemide hepimiz iki yüz yetmiş altı can idik.
38. Ve onlar yemekten doydukları zaman, buğdayı denize atarak gemiyi hafiflettiler.
39. Gündüz olunca, karayı tanımadılar; fakat kumsalı olan bir körfez gördüler, ve gemiyi oraya sürebilir miyiz diye öğütleştiler.
40. Demirleri kesip denizde bıraktılar, ayni zamanda dümenin iplerini çözdüler; ve gabiye yelkenini yele kaldırıp kumsala doğru gittiler;
41. iki denizin birleştiği bir yere düşerek gemiyi karaya oturttular; ve geminin başı saplanıp kımıldanmaz oldu, fakat dalgaların zorundan kıç dağılmağa başladı.
42. Mahpuslardan biri yüzüp kaçmasın diye askerler onları öldürmeğe niyet ettiler.
43. Fakat yüzbaşı, Pavlusu kurtarmak istiyerek, niyetlerini yapmaktan onları alıkoydu. Ve önce yüzebilenler gemiden atılıp,
44. geri kalanlar da, kimi tahtalar üzerinde, kimi de gemiden olan başka şeyler üzerinde karaya çıksınlar, diye emretti. Ve böylece vaki oldu ki, hepsi kurtulup karaya çıktılar.

BAP 26

VE Agrippa Pavlusa dedi: Sana kendin için söylemeğe izin var. O zaman Pavlus elini uzatıp müdafaasını yaptı:
2. Ey kıral Agrippa, Yahudiler tarafından itham edildiğim bütün şeyler hakkında bugün senin önünde müdafaamı yaptığım için kendimi mutlu sayarım.
3. Bilhassa sen Yahudiler arasında olan bütün âdetleri ve meseleleri bilen bir zatsın; bunun için beni sabırla dinlemeni rica ederim.
4. Başlangıçtan milletimin içinde ve Yeruşalimde geçmiş olan yaşayışımı gençliğimden beri bütün Yahudiler bilirler;
5. eğer şehadet etmek isterlerse, öteden beri beni bilirler ki, dinimizin en sıkı fırkasına göre Ferisi olarak yaşadım.
6. Şimdi Allah tarafından atalarımıza olan vade ümitten dolayı muhakeme olunmak üzre duruyorum;
7. on iki sıptımız gece gündüz gayretle Allaha hizmet ederek o vade erişmeği umarlar. Bu ümitten dolayı, Yahudiler tarafından itham olunuyorum, ey kıral.
8. Allahın ölüleri kıyam ettirmesi niçin sizce inanılmaz şey sayılıyor?
9. Gerçi ben Nâsıralı İsa ismine karşı çok şeyler yapmak kendimce lâzım sanmıştım.
10. Bunu da Yeruşalimde yaptım; ve başkâhinlerden salâhiyet alarak mukaddeslerden bir çoğunu zindanlara ben kapadım; ve öldürüldükleri zaman, onlara karşı rey verdim.
11. Onlara çok kereler bütün havralarda ceza ederek, küfrettirmeğe zorlardım; ve onlara karşı aşırı kudurmuş olarak hattâ yabancı şehirlerde bile kendilerine eza ettim.
12. Bu arada başkâhinler tarafından salâhiyet ve memuriyet ile Şama giderken,
13. öğle vakti, ey kıral, yolda, gökten benim ve benimle gidenlerin çevresini nurlandıran güneş ışığından daha parlak bir nur gördüm.
14. Ve biz hepimiz yere düşünce, bir sesin İbranî dilinde bana söylediğini işittim: Saul, Saul, niçin bana eza ediyorsun? Senin için üğendireye karşı tepmek güçtür.
15. Ben de: Sen kimsin, ya Rab? dedim; ve Rab dedi: Ben eza ettiğin İsayım.
16. Fakat kalk ve ayakta dur; çünkü hem gördüğün şeylerde, hem sana görüneceğim şeylerde seni hizmetçi ve şahit tayin etmek için sana göründüm.
17. Kendilerine seni göndereceğim kavmdan ve Milletlerden kurtaracağım,
18. ta ki, onların gözlerini açıp onları karanlıktan nura ve Şeytanın hâkimiyetinden Allaha döndüresin, ve bana olan iman ile günahların bağışlanmasına ve mukaddesler arasında mirasa nail olsunlar.
19. Bunun için, ey kıral Agrippa, ben gökten gelen rüyete âsi olmadım;
20. fakat önce Şamda olanlara, Yeruşalimde ve bütün Yahudiye diyarında olanlara, ve Milletlere de tövbe edip Allaha dönerek tövbeye lâyık işler yapmalarını bildirdim.
21. Bundan dolayı Yahudiler beni mabette tutup öldürmeğe çalıştılar.
22. İmdi Allahtan olan yardımı alarak peygamberlerin ve Musanın vaki olacağını söylediklerinden,
23. yani, Mesihin elem çekmesi gerek olduğundan, ve önce ölülerden kıyam ile kavma ve Milletlere nuru ilân edeceğinden başka bir şey söylemiyerek, küçüğe büyüğe şehadet edip bugüne kadar durmaktayım.
24. Ve böylece kendisini müdafaa ederken, Festus yüksek sesle dedi: Çıldırıyorsun, Pavlus; çok okumak seni çılgın ediyor.
25. Fakat Pavlus dedi: Çıldırmıyorum, devletli Festus, ancak hakikat ve aklı selim sözleri söyliyorum.
26. Kendisine cesaretle söylediğim kıral da bu şeyleri bilir. Çünkü kaniim ki, bunlardan biri kendisine gizli değildir; çünkü bu bir köşede yapılmamıştır.
27. Kıral Agrippa, peygamberlere iman ediyor musun? İman ettiğini bilirim.
28. Agrippa da Pavlusa dedi: Az ile Hıristiyan olmağa beni kandırıyorsun.
29. Fakat Pavlus dedi: Az ile, çok ile, Allah vere idi de, yalnız sen değil, bugün beni dinliyenlerin hepsi, bu zincirler olmaksızın, benim gibi olaydılar!
30. Kıral, vali, Berniki ve birlikte oturanlar kalktılar;
31. ve çekildikleri zaman, birbirlerile konuşup dediler: Bu adam ölüme yahut zincire değer bir şey yapmıyor.
32. Ve Agrippa Festusa dedi: Davasını Kaysere arzetmemiş olsaydı, bu adam bırakılabilirdi.

BAP 25

İMDİ Festus vilâyete gelip üç gün sonra Kayseriyeden Yeruşalime çıktı.
2. Başkâhinler ile Yahudilerin ileri gelenleri Pavlus aleyhinde ona şikâyet ettiler,
3. ve Yeruşalime getirtsin diye Pavlusa karşı kendilerine lûtuf diliyerek Festustan rica ettiler, ve onu yolda öldürmek üzre düzen kurdular.
4. Fakat Festus, Pavlusun Kayseriyede mahpus bulunduğu, ve kendisinin de yakında oraya gitmek üzre olduğu cevabını verip dedi:
5. Aranızda ileri gelenler benimle insinler, ve o adamda bir yolsuzluk varsa, kendisini itham etsinler.
6. Ve aralarında sekiz on günden ziyade kalmıyarak Kayseriyeye indi, ve ertesi gün hüküm kürsüsüne oturup Pavlusun getirilmesini emretti.
7. Ve o gelince, Yeruşalimden inmiş olan Yahudiler etrafında durup ona karşı ispat edemedikleri çok ve ağır ithamlar ileri sürdüler.
8. Pavlus: Ne Yahudilerin şeriatine karşı, ne mabede karşı, ne de Kaysere karşı asla suç işlemedim, diye kendisini müdafaa etti.
9. Fakat Festus Yahudilerin gönlünü kazanmak istiyerek Pavlusa cevap verip dedi: Yeruşalime çıkıp orada benim önümde bu şeylerden dolayı muhakeme olunmak ister misin?
10. Pavlus da dedi: Ben Kayserin hüküm kürsüsü önünde duruyorum, bana burada hükmolunmak gerektir; ben Yahudilere hiç bir haksızlık etmedim, nasıl ki, sen de pek iyi bilirsin.
11. İmdi eğer bir haksızlık ettim, ve ölüme değer bir şey işledimse, ölmekten çekinmem; fakat bunların beni itham ettikleri şeylerin hiç biri doğru değilse, kimse beni onların eline veremez. Davamı Kaysere arzediyorum.
12. O zaman Festus meclisle müzakere ettikten sonra, cevap verdi: Davanı Kaysere arzettin; Kaysere gideceksin.
13. Bir kaç gün geçtikten sonra, kıral Agrippa ile Berniki, Kayseriyeye gelip Festusu selâmladılar.
14. Ve onlar orada çok günler kaldıktan sonra, Festus, Pavlusun davasını kırala arzedip dedi: Feliks tarafından mahpus bırakılmış bir adam var;
15. ben Yeruşalimde iken, kendisi için Yahudilerin başkâhinleri ve ihtiyarları bana bildirip ona karşı hüküm dilediler.
16. İtham edilen bir kimseyi şikâyetçilerle yüzleştirmeden, ve hakkındaki töhmete karşı kendisini müdafaaya fırsatı olmadan vermek Romalıların âdeti değildir, diye onlara cevap verdim.
17. İmdi onlar burada toplandıkları zaman, vakit geçirmeden ertesi gün hüküm kürsüsüne oturup bu adamın getirilmesini emrettim.
18. Şikâyetçiler kalktıkları zaman sandığım cürümlerden ötürü onu itham etmediler;
19. ancak kendi dinleri hakkında, ve Pavlus tarafından diri olduğu iddia olunan İsa isminde ölmüş biri hakkında ona karşı bazı meseleleri vardı.
20. Ben de bu şeyler hakkındaki meselede tereddüt ederek Yeruşalime gitmek, ve orada bu şeyler hakkında muhakeme olunmak ister mi, dedim.
21. Fakat Pavlus davasını Avgustusun hükmüne bırakmağı rica ettiği için, ben onu Kaysere gönderinciye kadar alıkonmasını emrettim.
22. Agrippa da Festusa: Ben kendim de bu adamı dinlemek isterdim, dedi. Yarın onu dinlersin, dedi.
23. İmdi ertesi gün Agrippa ve Berniki büyük ihtişamla gelip binbaşılar ve şehrin ileri gelenleri ile divanhaneye girdikleri zaman, Festusun emri üzerine Pavlus getirildi.
24. Ve Festus dedi: Kıral Agrippa, ve bizimle burada bütün hazır olanlar, bu adamı görüyorsunuz; Yeruşalimde ve burada, Yahudilerin bütün cemaati bunun için Artık yaşaması doğru değil, diye bağırarak bana dava ettiler.
25. Fakat ben onun ölüme değer bir şey yapmış olduğunu bulmadım; ve kendisi davasını Avgustusa arzettiğinden onu göndermeğe hükmettim.
26. Efendimize onun için yazacak gerçek bir şeyim yok; bundan dolayı kendisini sizin önünüze, ve hele, ey kıral Agrippa, senin önüne çıkardım ki, araştırıldıktan sonra, yazacak bir şeyim olsun.
27. Çünkü bir mahpus göndermek, ve ona karşı olan isnatları bildirmemek bana manasız görünüyor.

BAP 24

VE beş gün sonra, başkâhin Hananya, bazı ihtiyarlar ve hatip Tertullus denilen birile indi; bunlar Pavlusa karşı valiye şikâyet ettiler.
2. Pavlus çağırılınca Tertullus onu ithama başlıyıp dedi:
Senin sayende biz çok selâmete erdiğimizden, ve tedbirinle bu millete kötülükler düzeltilmiş olduğundan,
3. ey devletli Feliks, her vakit ve her yerde bütün şükranla bunu kabul ediyoruz.
4. Ancak sana ziyade usanç vermemek için, bizden bir kaç söz dinlemeni lûtfundan rica ederim.
5. Çünkü bu adamı bir fesatçı ve dünyadaki bütün Yahudiler arasında karışıklık çıkarıcı, ve Nasranîler fırkasında ön ayak olanlardan biri bulduk;
6. ve mabedi murdar etmeğe kalkıştı; biz de onu tuttuk.*
*Bazı eski metinler ilâve ediyorlar:
7. Şeriatimize göre ona hükmetmek istedik. Fakat binbaşı Lisias geldi, ve onun şikayetçileri senin önüne gelsinler diye emrederek onu büyük şiddetle elimizden alıp götürdü.
8. Sen kendin araştırarak onu itham ettiğimiz bütün şeyleri kendisinden öğrenebilirsin.
9. Ve Yahudiler de bu şeylerin öyle olduğunu iddia ederek ithama iştirak ettiler.
10. Vali, söylemesi için kendisine işaret edince, Pavlus cevap verdi:
Senin çok yıllardan beri bu millete hâkim olduğunu bildiğimden, bana ait olan şeyler için müdafaamı sevinçle yapıyorum;
11. çünkü tapınmak için ben Yeruşalime çıkalı on iki günden ziyade olmadığını öğrenebilirsin;
12. ve beni ne mabette, ne havralarda, ne de şehirde kimse ile mubahase etmekte, ne de halkı ayaklandırmakta buldular.
13. Ve şimdi itham ettikleri şeyleri de sana ispat edemezler.
14. Ancak şunu sana ikrar ederim ki, şeriate göre olan şeylerin, ve peygamberlerde yazılanların hepsine iman ederek,
15. kendilerinin de bizzat kabul ettikleri gibi, salih olanlar ile olmıyanların kıyamı olacağını Allahtan ümit eyliyerek onların fırka dedikleri Yola göre atalarımızın Allahına kulluk etmekteyim;
16. ve bunda Allah ve insanlar indinde suçsuz bir vicdanım olmasına her vakit çalışıyorum.
17. Ve çok yıllardan sonra, milletime sadakalar ve takdimeler getirmek için geldim;
18. ve bu sırada beni mabette tathir edilmiş olarak buldular, kalabalık ve gürültü ile değil; ancak orada Asyalı bazı Yahudiler vardı,  —
19. bu adamların burada senin önünde olmaları, ve bana karşı bir şeyleri varsa, ithamda bulunmaları gerekti.
20. Yahut, ben aralarında durmakta iken: Bugün ölülerin kıyamından ötürü önünüzde muhakeme olunuyorum, diye bağırdığım bu tek sözden başka,
21. Millet meclisi önünde durduğum zaman, bende ne haksızlık bulduklarını kendileri söylesinler.
22. Fakat Feliks, Yol hakkında daha doğru bilgisi olduğundan, onlara: Davanız için binbaşı Lisias indiği zaman karar vereceğim, diyerek onları başka bir güne bıraktı.
23. Pavlus muhafaza altında olarak müsaadeli tutulsun, ve dostlarından hiç biri ona hizmet etmekten alıkonmasın diye yüzbaşıya emretti.
24. Ve bir kaç gün sonra Feliks, Yahudi olan karısı Drusilla ile geldi, Pavlusu çağırtıp İsa Mesihe iman hakkında onu dinledi.
25. Ve o, salâhtan, zaptı nefsten ve gelecek hükümden bahsettiği zaman, Feliks çok korktu, ve cevap verdi: Şimdilik git, münasip bir vakit bulunca, seni çağırtacağım.
26. Bununla beraber Pavlus tarafından kendisine para verileceğini umuyordu; bundan dolayı kendisini sık sık çağırtıp onunla söyleşiyordu.
27. Ve iki yıl dolunca, Feliksin yerine Porkius Festus geldi; Feliks Yahudilerin gönlünü kazanmak istiyerek Pavlusu bağlı bıraktı.

BAP 23

PAVLUS Millet meclisine göz dikip dedi: Ey kardeşler, ben bugüne kadar Allah önünde bütün iyi vicdanla yaşadım.
2. Ve başkâhin Hananya, yanında duranlara ağzına vurmalarını emretti.
3. O zaman Pavlus ona dedi: Ey badanalı duvar, Allah seni vuracaktır! Sen bana şeriat üzre hükmetmek için oturuyorsun da, şeriate aykırı olarak bana vurulmasını mı emrediyorsun?
4. Ve yanında duranlar: Allahın başkâhinine mi sövüyorsun? dediler.
5. Pavlus da dedi: Kardeşler, başkâhin olduğunu bilmiyordum: çünkü: “Kavmının reisi için kötü söylemiyeceksin,”* diye yazılmıştır.
6. Ve onlardan bir takımı Sadukiler, ve diğer takımı Ferisiler olduğunu Pavlus anlayınca, mecliste bağırdı: Kardeşler, ben Ferisi oğlu Ferisiyim; ben ölülerin kıyamı ümidinden ötürü muhakeme olunuyorum.
7. Bunu söylediği zaman, Ferisiler ile Sadukiler arasında bir çekişme oldu, ve cemaat ikiye bölündü.
8. Çünkü Sadukiler, kıyamet ve melek ile ruh yoktur, derler; fakat Ferisiler ikisini de ikrar ederler.
9. Büyük gürültü oldu; ve Ferisi fırkasının yazıcılarından bazıları kalkıp çekişerek dediler: Biz bu adamda hiç bir kötülük bulmuyoruz; ve ona bir ruh veya bir melek söyledi ise, ne olur?
10. Ve büyük bir çekişme olunca, Pavlus onlar tarafından parçalanır diye binbaşı korktu, askerlere insinler, ve onu ortalarından zorla kapıp kaleye götürsünler, diye emretti.
*Çıkış 22:28.
11. Ertesi gece Rab onun yanında durup dedi: Cesur ol, çünkü Yeruşalimde benim için nasıl şehadet ettinse, Romada da sana öylece şehadet etmek gerek.
12. Gündüz olunca, Yahudiler sözbirlik ettiler, ve Pavlusu öldürünciye kadar yemesinler ve içmesinler diye kendilerini lânetle bağladılar.
13. Ve bu andı edenler kırk kişiden ziyade idi.
14. Bunlar başkâhinlere ve ihtiyarlara gelip dediler: Biz Pavlusu öldürmedikçe, bir şey tatmıyacağız, diye kendimizi büyük lânetle bağladık.
15. İmdi Pavlus hakkında olan şeyleri gûya daha gerçek olarak araştıracakmışsınız gibi, onu size getirsin diye, Millet meclisi ile siz binbaşıya bildirin; biz de yaklaşmadan önce onu öldürmeğe hazırız.
16. Fakat Pavlusun kızkardeşi oğlu onların pusu kurduklarını işiterek geldi, ve kaleye girip Pavlusa bildirdi.
17. Pavlus da yüzbaşılardan birini yanına çağırıp dedi: Bu genci binbaşıya götür, çünkü ona bildireceği şey var.
18. İmdi onu aldı, binbaşıya götürüp dedi: Mahpus Pavlus beni yanına çağırdı, ve sana söyliyecek bir şeyi olan bu genci senin yanına getirmemi istedi.
19. Binbaşı da onun elinden tutarak bir kenara çekilip: Bana bildireceğin şey nedir? diye sordu.
20. Ve o dedi: Pavlus hakkında gûya daha gerçek olarak araştıracakmışsın gibi, onu yarın Millet meclisine indirmeni Yahudiler senden rica etmek için sözbirlik ettiler.
21. İmdi sen onlara bakma; çünkü onlar arasında kırktan ziyade adam pusuda onu bekliyorlar, ve onu öldürmedikçe yemesinler ve içmesinler diye kendilerini and ile bağladılar; şimdi senden vait bekliyerek hazırdırlar.
22. İmdi binbaşı: Bana bu şeyleri bildirdiğini kimseye söyleme, diye tenbih ederek genci salıverdi.
23. Ve yüzbaşılardan ikisini yanına çağırıp dedi: Kayseriyeye gitmek üzre gece saat üçte iki yüz asker, yetmiş atlı ve iki yüz mızraklı hazırlayın;
24. ve Pavlusu bindirip vali Felikse selâmetle götürmek için hayvanlar bulun.
25. Ve şöyle bir mektup yazdı:
26. Klavdius Lisias devletli vali Felikse selâm eder.
27. Bu adam Yahudiler tarafından tutulup öldürülmek üzre iken, Romalı olduğunu öğrenerek askerle yetişip onu kurtardım.
28. Ve neden ötürü onu itham ettiklerini bilmek istiyerek onların Millet meclisine kendisini indirdim.
29. Kendi şeriatlerine dair meseleler için itham olunduğunu buldum, ancak ölüme veya zincire lâyık bir töhmetini bulmadım.
30. Ve bu adama karşı bir düzen kurulacağı bana bildirilince, onu hemen sana gönderdim. Senin önünde ona karşı söylemelerini şikâyetçilerine de emrettim.
31. İmdi askerler kendilerine emrolunduğu gibi Pavlusu alıp geceleyin Antipatrise götürdüler.
32. Ertesi gün onunla beraber gitmek üzre atlıları bırakıp kaleye döndüler.
33. Onlar da Kayseriyeye gelip mektubu valiye verdikleri zaman, Pavlusu da karşısına çıkardılar.
34. O da mektubu okuyunca, hangi vilâyetten olduğunu sordu; ve Kilikyadan olduğunu anlayınca:
35. Şikâyetçilerin de geldikleri vakit, seni dinliyeceğim, dedi; ve Hirodes sarayında tutulsun diye emretti.

BAP 22

KARDEŞLER ve babalar, şimdi size olan müdafaamı dinleyin.
2. Ve onlara İbranî dilinde söylediğini işittikleri zaman, daha ziyade sustular; ve dedi:
3. Ben Kilikya Tarsusunda doğmuş bir Yahudiyim, fakat Gamalielin ayakları dibinde bu şehirde yetiştirildim, ve bugün hepinizin olduğu gibi, Allah için gayretli olarak atalar şeriatinin sıkılığına göre terbiye olundum.
4. Erkekleri de kadınları da bağlıyıp zindanlara teslim ederek bu Yola ölüm derecesinde eza ettim; nasıl ki, başkâhin ile bütün ihtiyarlar heyeti bana şehadet ederler.
5. Onlardan kardeşlere mektuplar alıp Şamda olanları, cezalandırmak üzre bağlı olarak Yeruşalime getirmek için, oraya gidiyordum.
6. Ve vaki oldu ki, ben yolda gitmekte ve Şama yaklaşmakta iken, öğleye yakın, gökten büyük bir nur ansızın çevremde parladı.
7. Yere düştüm, ve bir sesin bana: Saul, Saul, niçin bana eza ediyorsun? dediğini işittim.
8. Ben de: Kimsin, ya Rab? diye cevap verdim. O da bana dedi: Ben eza ettiğin Nâsıralı İsayım.
9. Benimle beraber olanlar gerçi nuru gördüler, fakat bana söyliyenin sesini işitmediler.
10. Ben: Ya Rab, ne yapayım? dedim. Rab bana: Kalk, Şama git, yapasın diye senin için tayin edilmiş olan bütün şeyler orada sana söylenecektir, dedi.
11. Ve o nurun izzetinden ötürü göremez olduğum vakit, yanımda olanlar elile yedilerek Şama girdim.
12. Orada oturan bütün Yahudilerce iyi şehadet olunan, şeriat üzre dindar, Hananya adlı bir adam, yanıma geldi,
13. ve durup bana dedi: Saul kardeş, gözlerin açılsın. Ve ben o saatte kendisine baktım.
14. O da dedi: Atalarımızın Allahı, kendi iradesini bilmek, ve o Salihi görüp ağzından bir ses işitmek için seni tayin etti.
15. Çünkü gördüğün ve işittiğin şeyler için bütün insanlara onun şahidi olacaksın.
16. Ve şimdi ne gecikiyorsun? kalk, vaftiz ol, ve onun ismini çağırarak günahlarından yıkan.
17. Ve vaki oldu ki, ben Yeruşalime döndüğüm zaman, mabette dua ederken vecit halinde idim,
18. ve onu gördüm, ve bana dedi: Acele et, ve çabuk Yeruşalimden çık, çünkü benim hakkımda senin şehadetini kabul etmiyeceklerdir.
19. Ve ben dedim: Ya Rab, kendileri de bilirler ki, ben sana iman edenleri hapsedip bütün havralarda dövüyordum;
20. ve senin şahidin İstefanosun kanı döküldüğü zaman, ben de orada duruyordum, ve buna razı oldum, ve onu öldürenlerin esvaplarını bekledim.
21. Rab da bana dedi: Git, çünkü ben seni uzağa, Milletlere, göndereceğim.
22. Bu söze kadar kendisini dinlediler; ve seslerini yükseltip dediler: Böyle adamı yeryüzünden kaldır, zira yaşaması caiz değil.
23. Onlar bağırmakta ve esvaplarını atıp havaya toz savurmakta iken,
24. binbaşı, niçin ona karşı böyle bağırmakta olduklarını anlamak üzre kamçı ile istintak olunsun diye kaleye götürülmesini emretti.
25. Fakat onu sırımlarla bağladıkları zaman, Pavlus, yanında duran yüzbaşıya dedi: Romalı, ve mahkûm edilmemiş bir adamı kamçı ile dövmek size caiz midir?
26. Yüzbaşı da bunu işitince, gidip: Ne yapıyorsun? çünkü bu adam Romalıdır, diye binbaşıya bildirdi.
27. Ve binbaşı gelip ona dedi: Bana söyle, sen Romalı mısın? O da: Evet, dedi.
28. Binbaşı cevap verdi: Ben bu hemşerilik hakkını çok para ile edindim. Pavlus da: Fakat ben Romalı doğdum, dedi.
29. O zaman onu tahkik etmek üzre olanlar hemen kendisinden çekildiler, ve binbaşı da Romalı idiğini anlayınca onu bağladığı için korktu.
30. Ve Yahudiler tarafından niçin itham olunuyor, bunun doğrusunu anlamak istiyerek, ertesi gün onu çözdü, başkâhinlere ve bütün Millet meclisine toplanmalarını emretti, ve Pavlusu aşağı getirip karşılarına çıkardı.

BAP 21

VE vaki oldu ki, onlardan ayrılıp denize açıldığımız zaman, doğru İstanköye, ertesi gün Rodosa, oradan Pataraya geldik;
2. Fenikeye gitmekte olan bir gemi bularak bindik, ve açıldık.
3. Kıbrıs göründüğü zaman, onu solda bırakarak Suriyeye gittik ve Surda indik; çünkü gemi orada yükünü boşaltacaktı.
4. Şakirtleri bularak orada yedi gün kaldık; bunlar Pavlusa Yeruşalime girmesin diye Ruh vasıtası ile söyliyorlardı.
5. Ve vaki oldu ki, günlerimizi bitirince çıkıp gittik; ve hepsi, kadınlar ve çocukları ile beraber şehrin dışarısına kadar bizi geçirdiler.
6. Kıyıda diz çökerek dua ettik, birbirimize veda edip biz gemiye bindik, onlar evlerine döndüler.
7. Surdan deniz yolunu bitirince, Ptolemaise vardık; ve kardeşleri selâmlayıp onlarla bir gün kaldık.
8. Ertesi gün çıkıp Kayseriyeye geldik; ve yedilerden biri olan incil vaizi Filipusun evine girip yanında kaldık.
9. Bu adamın peygamberlik eden evlenmemiş dört kızı vardı.
10. Orada bir çok günler geçirmekte iken, Agabus denilen peygamber Yahudiyeden indi.
11. Ve bize gelip Pavlusun kuşağını aldı; kendi ayaklarını ve ellerini bağlıyıp dedi: Ruhülkudüs şöyle diyor: Yeruşalimdeki Yahudiler bu kuşağın sahibini böyle bağlıyıp Milletlerin eline vereceklerdir.
12. Bu şeyleri işittiğimiz zaman, biz ve oralılar da Yeruşalime çıkmasın diye kendisinden yalvardık.
13. O vakit Pavlus cevap verdi: Bu yaptığınız nedir, ağlıyor ve yüreğimi kırıyorsunuz? çünkü ben Yeruşalimde yalnız bağlanmağa değil, fakat Rab İsanın ismi uğruna ölmeğe de hazırım.
14. Ve o kanmayınca biz de: Rabbin iradesi olsun, diyerek sustuk.
15. O günlerden sonra, eşyamızı toplıyıp Yeruşalime çıktık.
16. Ve Kayseriyeden bazı şakirtler bizimle geldiler. Yanında misafir olacağımız eski bir şakirt olan Mınason denilen Kıbrıslıya bizi getirdiler.
17. Yeruşalime geldiğimiz zaman, kardeşler bizi sevinçle kabul ettiler.
18. Ertesi gün Pavlus bizimle beraber Yakubun yanına girdi; ve bütün ihtiyarlar hazır idiler.
19. Onlara selâm verdikten sonra, Allahın kendi hizmeti vasıtası ile Milletler arasında yaptığı şeyleri birer birer anlattı.
20. Bunları işitince Allahı temcit ettiler, ve kendisine dediler: Kardeş, Yahudiler arasında iman eden nice bin adam var, görüyorsun; hepsi şeriat için gayretlidirler;
21. ve senin için haber almışlar ki, Milletler arasında olan bütün Yahudilere oğullarını sünnet etmiyip âdetlere uymasınlar diye, Musadan dönmelerini öğretiyormuşsun.
22. İmdi ne olacak? Senin geldiğini elbette işitecekler.
23. Onun için bu sana dediğimizi yap: Bizde adağı olan dört adam var;
24. onları al ve onlarla beraber kendini tathir et, ve başlarını tıraş etmeleri için onlara masraf et; ve senin için haber aldıkları şeylerin aslı olmadığını, fakat senin şeriati tutarak yürüdüğünü hepsi bilecektir.
25. Fakat biz, iman eden Milletler için, putlara kurban edilen şeylerden ve kandan ve boğulmuş olandan ve zinadan kendilerini korumalarına karar vererek yazdık.
26. O zaman Pavlus o adamları aldı, ertesi gün onlarla beraber kendisini tathir etti, ve onlardan her biri için kurban takdim olununcıya kadar taharet günlerinin bittiğini ilân ederek mabede girdi.
27. Ve bu yedi gün hemen bitmek üzre iken, Asyadan olan Yahudiler onu mabette görerek bütün halkı kışkırttılar, ve ona el atıp bağırdılar:
28. Ey İsrail erleri, yardım edin; her yerde kavma, şeriata ve bu yere karşı bütün insanlara öğreten adam budur; ve bundan başka, mabede Yunanlılar sokup bu mukaddes yeri murdar etmiştir.
29. Çünkü önceden Efesoslu Trofimosu şehirde onunla beraber görmüşlerdi; ve Pavlusun onu mabede sokmuş olduğunu sanıyorlardı.
30. Bütün şehir harekete gelip halk koşuştu; Pavlusu tutup mabetten dışarı sürüdüler; ve hemen kapılar kapandı.
31. Kendisini öldürmeğe çalışmaktalar iken, bütün Yeruşalimin karışmış olduğu haberi taburun binbaşısına erişti.
32. O da hemen askerler ve yüzbaşılar alarak üzerlerine koştu; binbaşıyı ve askerleri görünce, Pavlusu dövmeği bıraktılar.
33. O zaman binbaşı yaklaştı, ve onu tutup çifte zincirle bağlanmasını emretti; ve kimdir, ne yapmıştır, diye soruşturdu.
34. Kalabalıkta kimi şöyle, kimi böyle bağırdığından ve gürültüden doğrusunu anlıyamıyarak kaleye götürülmesini emretti.
35. Merdivene geldiği zaman, vaki oldu ki, kalabalığın zorlamasından dolayı askerler tarafından alınıp götürüldü.
36. Çünkü halkın kalabalığı: Onu kaldır, diye bağrışarak ardınca yürüyordu.
37. Pavlus kaleye götürülmekte iken binbaşıya dedi: Sana bir şey söyliyebilir miyim? O da: Yunanca bilir misin?
38. Önce karışıklık çıkarıp Katillerden dört bin kişiyi çöle götüren Mısırlı sakın sen olmıyasın? dedi.
39. Fakat Pavlus dedi: Ben Kilikyadan Tarsuslu bir Yahudi, ehemmiyetsiz olmıyan bir şehrin ahalisindenim; ve sana yalvarırım, kavma söylemek için bana izin ver.
40. O da izin verince, Pavlus merdiven üzerinde durup elile kavma işaret etti; ve büyük bir sükût olunca, İbranî dilinde onlara söyliyip dedi:

BAP 20

VE gürültü durduktan sonra, Pavlus şakirtleri getirtip onları teşvik etti, ve kendilerine veda ederek Makedonyaya gitmek üzre yola çıktı.
2. O tarafları dolaşıp onları çok sözle teşvik ederek Yunanistana geldi.
3. Ve üç ay geçirdikten sonra, Suriyeye yelken açmak üzre iken, Yahudiler tarafından kendisine bir düzen kurulmuş olduğundan, Makedonya yolundan dönmeğe karar verdi.
4. Ve Pirrosun oğlu Verialı Sopatros, Selâniklilerden Aristarhos ve Sekundus, Derbeli Gayus ve Timoteos, ve Asyalı Tihikos ile Trofimos kendisine Asyaya kadar yoldaş oldular.
5. Ancak bunlar önden gitmişlerdi, ve bizi Troasta bekliyorlardı.
6. Biz de Hamursuz ekmek günlerinden sonra, Filipiden yelken açtık, ve Troasa onların yanına beş günde vardık; orada yedi gün kaldık.
7. Haftanın ilk gününde ekmek kırmak için bir araya toplandığımız zaman, Pavlus ertesi gün yola çıkmağa niyet ederek onlarla konuştu, ve gece yarısına kadar sözünü uzattı.
8. Toplanmış olduğumuz yukarı odada bir çok ışıklar vardı.
9. Eftihos isminde bir genç, pencerede oturup derin uykuya daldı; ve Pavlus sözü uzattıkça, uykusunda çöküp üçüncü kattan aşağı düştü, ve ölü olarak kaldırıldı.
10. Pavlus aşağı indi, ve üzerine düşüp onu kucaklıyarak dedi: Gürültü etmeyin, çünkü canı kendisinde.
11. Yine yukarı çıkıp ekmeği kırdı ve yedi, gün doğuncıya kadar onlarla uzun konuştu, ve öyle yola çıktı.
12. Ve genci diri getirip çok teselli buldular.
13. Biz de önceden gemiye binip Pavlusu oradan almak niyetile Asosa açıldık; çünkü kendisi yaya gitmek niyetinde olarak böyle ısmarlamıştı.
14. Asosta bizi karşılayınca, kendisini alıp Midilliye vardık.
15. Ve oradan yelken açarak ertesi gün Sakız adası karşısına geldik; ve daha ertesi gün Sisamı tutarak bir gün sonra Militosa vardık.
16. Çünkü Pavlus Asyada vakit kaybetmemek için Efesos önünde durmadan geçmeğe karar vermişti; çünkü mümkün olursa, Pentikost günü Yeruşalimde bulunmak için acele ediyordu.
17. Militostan Efesosa gönderip kilisenin ihtiyarlarını yanına çağırttı.
18. Ve yanına geldikleri zaman, kendilerine dedi: Siz kendiniz biliyorsunuz, Asyaya girdiğim ilk günden beri bütün vakit sizin yanınızda nasıl bulundum,
19. tam alçak gönüllülük ve gözyaşları ile ve Yahudilerin düzenlerinden başıma gelen imtihanlarla Rabbe hizmet ettim,
20. ve size faideli olan hiç bir şeyi beyan etmekten çekinmedim,
21. ve Allaha tövbe ve Rabbimiz İsa Mesihe imanı Yahudilere hem de Yunanlılara şehadet ederek açıkça ve evden eve size öğrettim.
22. Ve şimdi, işte, ruhta bağlanmış olarak Yeruşalime gidiyorum, orada başıma gelecek şeyleri bilmem;
23. ancak her şehirde zincirler ve sıkıntılar beni bekliyor, diye Ruhülkudüs bana şehadet ediyor.
24. Fakat ben canıma kendim için hiç kıymet vermiyorum, elverir ki, devrimi, ve Allahın inayetinin incilini şehadet etmek için Rab İsadan aldığım hizmeti başarayım.
25. Ve şimdi, işte, ben biliyorum ki, aranızdan melekûtu vâzederek geçtiğim sizler, hepiniz, artık yüzümü görmiyeceksiniz.
26. Bunun için bugünkü günde size şehadet ediyorum ki, bütün insanların kanından temizim;
27. çünkü Allahın bütün muradını size beyan etmekten çekinmedim.
28. Kendinize, ve Rabbin kendi kanı ile edindiği kiliseyi gütmek için, Ruhülkudüsün sizi içinde nazır ettiği bütün sürüye dikkat edin.
29. Biliyorum ki, ben gittikten sonra, sürüyü esirgemiyen azgın kurtlar aranıza girecektir;
30. ve şakirtleri artlarınca çekmek için sapık şeyler söyliyen adamlar kendi aranızdan çıkacaklardır.
31. Bundan dolayı uyanık olun, üç yıl müddet, gece gündüz, gözyaşları ile herkese nasihat etmekten vazgeçmediğimi hatırlayın.
32. Ve şimdi sizi Allaha ve inayeti sözüne ısmarladım; o sizi bina etmeğe ve bütün takdis edilmiş olanlar arasında size miras vermeğe kadirdir.
33. Hiç kimsenin gümüşüne, ya altınına, yahut esvabına göz komadım.
34. Siz kendiniz bilirsiniz ki, kendi ihtiyaçlarıma, ve benimle olanlara bu eller hizmet etti.
35. Her şeyde size gösterdim ki, böylece emek çekerek zayıflara yardım etmek, ve bizzat Rab İsanın: Vermek almaktan daha mutludur, dediği sözleri anmak gerektir.
36. Bu şeyleri söyledikten sonra, diz çöküp hepsile beraber dua etti.
37. Hepsi çok ağladılar, ve en çok kendi yüzünü artık görmiyeceklerdir diye söylediği sözden kederlenerek
38. Pavlusun boynuna düşüp kendisini öptüler. Ve onu gemiye kadar geçirdiler.

BAP 19

VE vaki oldu ki, Apollos Korintosta iken, Pavlus yukarı tarafları geçip Efesosa geldi; ve bir kaç şakirt bulup onlara:
2. İman ettiğiniz zaman Ruhülkudüsü aldınız mı? dedi. Kendisine: Bir Ruhülkudüs var mıdır, işitmedik bile, dediler.
3. Öyle ise, neye vaftiz olundunuz? dedi. Yahyanın vaftizine, dediler.
4. Pavlus dedi: Yahya, kendisinden sonra gelene, yani, İsaya iman etmelerini kavma söyliyerek tövbe vaftizile vaftiz etti.
5. Ve bunu işitince, Rab İsanın ismine vaftiz olundular.
6. Ve Pavlus üzerlerine ellerini koyunca, Ruhülkudüs onların üzerine geldi; dillerle söyliyorlar, ve peygamberlik ediyorlardı.
7. Hepsi on iki adam kadar idiler.
8. Ve havraya girip Allahın melekûtuna ait şeyler üzerine üç ay müddet mubahase, ve adamları ikna ederek cesaretle söyliyordu.
9. Fakat bazıları cemaatin önünde Yolu kötüliyerek sertelip itaatsiz olunca, Pavlus onlardan çekildi, ve şakirtleri ayırdı, ve her gün Tirannusun mektebinde mubahase ediyordu.
10. İki yıl müddet bu devam etti; şöyle ki, hem Yahudi hem Yunanlı, bütün Asyada oturanlar, Rab sözünü işittiler.
11. Ve Allah Pavlusun ellerile görülmemiş kudretli işler yaptı;
12. o derece ki, hastalara onun bedeninden mendiller veya peştamallar götürülürdü, ve onlardan hastalıklar gider, ve kötü ruhlar çıkardı.
13. Fakat serseri afsuncu Yahudilerden bazıları da: Pavlusun vâzettiği İsa ile size kasem ederim, diyerek kendilerinde kötü ruhlar olanlar üzerine Rab İsanın ismini çağırmağa giriştiler.
14. Ve bunu edenlerden Skeva isminde bir Yahudi başkâhinin yedi oğlu vardı.
15. Fakat kötü ruh cevap verip onlara dedi: İsayı tanırım, Pavlusu da bilirim; siz ise, kimlersiniz?
16. Ve kendisinde kötü ruh olan adam üzerlerine sıçrayıp onlardan ikisini yenerek galip oldu, şöyle ki, o evden çıplak ve yaralı olarak kaçtılar.
17. Ve bu iş Efesosta oturan hem Yahudi hem de Yunanlıların hepsine malûm oldu; ve hepsi üzerine korku düşüp Rab İsanın ismi tazim olundu.
18. İman etmiş olanlardan bir çoğu da yaptıklarını itiraf ve beyan ederek geldiler.
19. Sihirbazlık edenlerden bir çoğu kitaplarını toplıyıp herkesin önünde yaktılar; ve onların değerini hesap edip elli bin gümüş buldular.
20. Böylece Rab sözü kudretle büyüyüp kuvvetlendi.
21. Bu şeyler bitince, Pavlus Makedonya ve Ahayadan geçip Yeruşalime gitmeğe ruhta niyet ederek: Oraya vardıktan sonra, Romayı da görmeliyim, dedi.
22. Kendisine hizmet edenlerden ikisini, Timoteosu ve Erastosu, Makedonyaya gönderdikten sonra, kendisi bir müddet Asyada kaldı.
23. O vakitler Yol hakkında çıkan kargaşalık az değildi.
24. Çünkü gümüşten Artemis mabetleri yapmakta olan Dimitrios adlı bir kuyumcu sanatkârlara az iş getirmezdi;
25. ve bu gibi işlerin işçilerile beraber onları bir araya toplıyıp dedi: Efendiler, bilirsiniz ki, zenginliğimiz bu iştendir.
26. Ve görüp işitiyorsunuz ki, bu Pavlus ellerle yapılanlar ilâhlar değildir, diyerek yalnız Efesosta değil, fakat hemen bütün Asyada bir çok halkı kandırıp saptırdı;
27. ve tehlike yalnız bu bizim sanatımızın itibardan düşmesinde değildir; fakat büyük mabude Artemisin mabedi hiçe sayılıp, bütün Asya ve dünyanın taptığı mabudenin de azametinden indirilmesindedir.
28. Ve bunu işittikleri zaman, gazapla doldular ve: Efesosluların Artemisi büyüktür, diye bağrıştılar.
29. Ve şehir karışıklık ile doldu; ve hep birden Pavlusun yoldaşları Makedonyalı Gayus ve Aristarhosu yakalıyarak tiyatroya saldırdılar.
30. Pavlus halkın içine girmek isteyince, şakirtler onu bırakmadılar.
31. Asya reislerinden bazıları da onun dostları olduğundan kendisine gönderip tiyatroya atılmasın diye yalvardılar.
32. İmdi bazıları bir şey, ve bazıları başka şey bağırıyorlardı; çünkü cemaat karışmıştı, ve ekserisi ne için toplandıklarını bilmiyorlardı;
33. ve Yahudiler İskenderi ileri sürüp kalabalıktan çıkardılar. Ve İskender, elile işaret edip halka karşı bir müdafaa yapmak istedi.
34. Fakat Yahudi olduğunu anlayınca: Efesosluların Artemisi büyüktür, diye hepsi iki saat kadar bir ağızdan bağrıştılar.
35. Ve şehir kâtibi kalabalığı yatıştırdığı zaman, dedi: Ey Efesos erleri, insanlardan kim vardır ki, büyük Artemisin ve Zefsten düşmüş olan sanemin mabet muhafızı Efesosluların şehri olduğunu bilmesin?
36. İmdi bunlara karşı bir şey söylenemez, ve siz tek durup tedbirsizce bir şey yapmamalısınız.
37. Çünkü mabet hırsızları olmıyan, mabudemize de küfretmiyen bu adamları buraya getirdiniz.
38. İmdi eğer Dimitrios ve onunla beraber olan sanatkârlar bir kimseye karşı davaları varsa, mahkemeler açıktır, ve valiler var; birbirlerini itham etsinler.
39. Fakat siz başka madde için bir şey arıyorsanız, resmî mecliste faslolunur.
40. Çünkü bir sebep de olmadığından bugünkü karışıklıktan dolayı itham edilmek tehlikesindeyiz; bu kargaşalık hakkında hesap veremeyiz.
41. Ve bunu böylece dedikten sonra, cemaati dağıttı.

BAP 18

BU şeylerden sonra Pavlus Atinadan ayrılıp Korintosa geldi.
2. İtalyadan henüz gelmiş olan, aslı Pontuslu, Akuila adlı bir Yahudi ile karısı Priskillayı buldu, çünkü Klavdius bütün Yahudilere Romadan çıkmalarını emretmişti; Pavlus onların yanına geldi;
3. ve kendisi ayni sanattan olduğu için onların yanında oturdu, ve çalışıyorlardı; çünkü sanatça çadırcı idiler.
4. Pavlus her Sebt günü havrada mubahase edip Yahudileri ve Yunanlıları ikna etmeğe çalışırdı.
5. Silas ile Timoteos Makedonyadan indikleri zaman, kelâm Pavlusu içinden zorlamakta idi, ve Yahudilere, İsa Mesihtir, diye kuvvetle şehadet ediyordu.
6. Ve onlar kendisine karşı koyup küfredince, esvabını silkerek onlara dedi: Kanınız kendi başınıza olsun; ben temizim; şimdiden sonra Milletlere gideceğim.
7. Ve oradan çıkıp Allaha tapan Titius Yustus adlı birinin evine geldi; onun evi havraya bitişikti.
8. Ve havra reisi Krispus bütün evile beraber Rabbe iman etti; ve Korintosluların bir çoğu işiterek iman edip vaftiz olunuyorlardı.
9. Geceleyin bir rüyette Rab Pavlusa dedi: Korkma, ancak söyle, ve susma;
10. çünkü ben seninle beraberim, ve seni incitmek için senin üzerine kimse el atmıyacaktır; çünkü bu şehirde çok kavmım vardır.
11. Ve onlar arasında Allahın sözünü öğreterek bir yıl altı ay oturdu.
12. Gallio Ahayada vali iken, Yahudiler ittifak ederek Pavlusa karşı kalktılar, ve onu hüküm kürsüsü önüne götürüp dediler:
13. Bu adam şeriate aykırı olarak insanları Allaha tapmağa kandırıyor.
14. Pavlus ağzını açmakta iken, Gallio Yahudilere dedi: Eğer bir haksızlık veya bayağı bir kabahat meselesi olsaydı, ey Yahudiler, size katlanmak gerekti.
15. Fakat söz ve isimler ve kendi şeriatiniz meseleleri ise, kendiniz bakın; ben bu şeylerin hâkimi olmak istemem.
16. Ve onları hüküm kürsüsünden kovdu.
17. Ve hepsi havra reisi Sostenisi tutup hüküm kürsüsü önünde dövdüler. Gallio bu şeylerden hiç birine aldırmadı.
18. Pavlus çok günler daha kaldıktan sonra, kardeşlere veda etti, ve bir adağı olduğundan Kenhreada saçlarını kestirip Priskilla ve Akuila beraberinde olarak Suriyeye yelken açtı.
19. Ve Efesosa geldiler, onları orada bırakıp kendisi havraya girdi, ve Yahudilerle mubahase etti.
20. Daha uzun zaman kalmasını kendisinden isteyince, razı olmadı;
21. ve: Allah dilerse, yine size dönerim, diye onlara veda ederek Efesostan denize açıldı.
22. Kayseriyeye varınca, Yeruşalime çıktı, ve kiliseyi selâmladıktan sonra, Antakyaya indi.
23. Ve bir müddet durduktan sonra, yola çıktı, ve sırası ile Galatya ve Frikya diyarından bütün şakirtlere kuvvet vererek geçti.
24. Aslı İskenderiyeli Apollos adlı, natıka sahibi bir Yahudi, Efesosa geldi; kitaplarda kuvvetli idi;
25. bu adam Rab yolunda öğretilmişti; ve ancak Yahyanın vaftizini bilerek ruhta gayretli olup İsaya ait şeyleri doğruca söyliyor ve öğretiyordu.
26. Ve havrada cesaretle söylemeğe başladı. Priskilla ve Akuila onu işitince, kendisini yanlarına alıp Rab yolunu ona daha doğrulukla anlattılar.
27. Ve Ahayaya geçmek fikrinde olduğu zaman, kardeşler ona cesaret verip kendisini kabul etmelerini şakirtlere yazdılar; ve vardığı zaman, Allahın inayetile iman etmiş olanlara çok yardım etti;
28. zira, İsa Mesihtir, diye açıkça kitaplarla göstererek Yahudileri kuvvetle ilzam ediyordu.

BAP 17

AMFİPOLİS ve Apollonyadan geçip Selâniğe geldiler; orada Yahudilerin havrası vardı.
2. Pavlus âdeti üzre onların yanına girdi,
3. Mesihin elem çekmesi ve ölülerden kıyam etmesi gerek olduğunu tefsir edip anlatarak onlarla üç Sebt günü kitaplardan söyledi, ve: Size ilân ettiğim bu İsa, Mesihtir, dedi.
4. Ve onlardan bazıları, dindar Yunanlılardan büyük bir cemaat ve ileri gelen kadınlardan da epeyicesi kandılar, ve Pavlus ve Silasla arkadaş oldular.
5. Fakat Yahudiler, kıskanarak çarşı halkından bazı kötü adamları kendilerine çekip bir kalabalık topladılar, ve şehirde gürültü çıkardılar. Ve Yasonun evine saldırıp onları halkın önüne çıkarmağa uğraştılar.
6. Fakat onları bulmayınca, Yasonu ve bazı kardeşleri şehrin reisleri önüne sürükliyip bağırdılar: Dünyayı altüst eden bu adamlar, buraya da geldiler;
7. Yason onları evine aldı, ve bunların hepsi başka bir kıral vardır, İsa vardır, diye Kayserin kanunlarına karşı hareket ediyorlar.
8. Bu şeyleri işiten halkı ve şehrin reislerini şaşırttılar.
9. Ve Yason ile ötekilerden kefalet aldıktan sonra, kendilerini salıverdiler.
10. Kardeşler de Pavlus ile Silası geceleyin hemen Veriaya gönderdiler; onlar vardıkları zaman, Yahudilerin havrasına gittiler.
11. Bunlar Selâniktekilerden daha necip idiler, ve bu şeyler böyle midir, diye her gün kitapları araştırarak sözü bütün yürekten kabul ettiler.
12. İmdi onlardan çoğu, ve muteber Yunanlı kadınlarla erkeklerden epeyicesi iman ettiler.
13. Fakat Pavlus tarafından Veriada da Allahın sözü ilân edildiği Selânikli Yahudilere malûm olunca, oraya da geldiler, ve halkı karıştırıp şaşırttılar.
14. O zaman kardeşler Pavlusu denize gitmek üzre hemen gönderdiler; fakat Silas ve Timoteos daha orada kaldılar.
15. Pavlusu götürenler onu Atinaya kadar getirdiler; ve bir an evel gelsinler diye Silas ve Timoteosa emir alarak gittiler.
16. Pavlus Atinada onları beklemekte iken, şehri putlarla dolu görerek içinde ruhu hiddetlendi.
17. İmdi havrada Yahudiler ve dindar adamlarla, ve her gün çarşıda rastgelenlerle mubahase ediyordu.
18. Epikürî ve Stoikî filozoflardan bazıları da onunla mubahase ettiler. Ve bazıları: Bu geveze ne demek istiyor? başkaları da: Yabancı ilâhlar ilân eden bir adam görünüyor, dediler; çünkü İsayı ve kıyameti müjdeliyordu.
19. Kendisini tutarak Ariopagosa götürüp dediler: Senin tarafından söylenen bu yeni öğretişin ne olduğunu anlıyabilir miyiz?
20. Çünkü bizim kulaklarımıza bazı yabancı şeyler getiriyorsun; imdi bu şeylerin ne demek olduğunu bilmek isteriz.
21. (Bütün Atinalılar ve orada oturan yabancılar yeni bir şey söylemek yahut dinlemekten başka şeyle vakit geçirmezlerdi.)
22. Pavlus Ariopagosun ortasında durup dedi: Ey Atina erleri, ben sizi her şeyde çok dindar görüyorum.
23. Çünkü ben dolaşıp tapındıklarınıza baktığım zaman, şu yazı ile bir mezbah da buldum: Meçhul Allaha. İmdi tanımıyarak tapındığınızı ben size ilân ediyorum.
24. Dünyayı ve içinde olan bütün şeyleri yaratan Allah, gökün ve yerin Rabbi olduğundan, ellerle yapılmış mabetlerde oturmaz;
25. mademki hepsine hayat, soluk, ve her şey veren kendisidir, bir şeye muhtaç imiş gibi, insanların ellerile ona hizmet olunmaz;
26. ve muayyen vakitlerini ve meskenlerinin sınırlarını tayin ederek bütün yeryüzünde otursunlar diye insanların her milletini bir kandan yarattı;
27. ta ki, Allahı arasınlar, ve kabil ise el yordamı ile onu bulsunlar; fakat o hiç birimizden uzak değil;
28. çünkü biz onda yaşıyoruz, hareket ediyoruz ve varız; nasıl ki, sizin şairlerinizden bazıları da demişlerdir: “Çünkü biz de onun zürriyetiyiz.”
29. İmdi Allahın zürriyeti olduğumuz için, ülûhiyet, insan sanatı ve hünerile oyulmuş altına, veya gümüşe, yahut taşa benzer sanmamalıyız.
30. İmdi Allah cehalet zamanlarına göz yumdu; şimdi her yerde hepsinin tövbe etmelerini insanlara emrediyor;
31. çünkü Allah bir gün tespit eyledi, o günde tayin ettiği adam vasıtası ile, dünyaya adaletle hükmedecektir; onu ölülerden kıyam ettirerek bütün insanlara teminat verdi.
32. İmdi ölülerden kıyamı işittikleri zaman, bazıları eğlendiler, fakat başkaları: Bunun hakkında seni yine dinleriz, dediler.
33. Ve böylece Pavlus onların ortasından çıktı.
34. Fakat bazı adamlar ona katılıp iman ettiler; Ariopagos azasından Diyonisius, ve Damaris denilen bir kadın, ve onlarla beraber başkaları da bunlar arasında idiler.

BAP 16

VE Pavlus Derbe ve Listraya da geldi; ve işte, orada iman etmiş bir Yahudi kadının oğlu, Timoteos denilen bir şakirt vardı; fakat babası Yunanlı idi.
2. Listrada ve Konyada bulunan kardeşler tarafından bu adam için iyi şehadet olunuyordu.
3. Pavlus kendisile beraber gelmesini istedi; ve o taraflarda olan Yahudilerden ötürü onu alıp sünnet etti; çünkü babası Yunanlı olduğunu hepsi biliyorlardı.
4. Ve şehirlerden geçip giderlerken, Yeruşalimdeki resuller ve ihtiyarlar tarafından kararlaştırılmış olan kaideleri tutsunlar diye onlara veriyorlardı.
5. İmdi kiliseler imanda kuvvet bulmakta, günden güne sayıca çoğalmakta idi.
6. Ruhülkudüs tarafından Asyada kelâmı söylemekten menedilmiş olduklarından Frikya ve Galatya diyarından geçtiler;
7. Misya karşısına geldikleri zaman Bitinyaya gitmeğe çalıştılar; ve İsanın Ruhu onlara izin vermedi;
8. Misyadan geçip Troasa indiler.
9. Geceleyin Pavlus bir rüyet gördü; Makedonyalı bir adam duruyordu, ve kendisine yalvarıp: Makedonyaya geçerek bize yardım et, diyordu.
10. Ve rüyeti gördüğü zaman, onlara incili müjdelemek için Allahın bizi çağırdığını çıkararak hemen Makedonyaya gitmeğe çalıştık.
11. Troastan yelken açıp doğruca Samotrakiye, ve ertesi gün Neapolise;
12. ve oradan Makedonya eyaletinin birinci şehri ve bir Roma müstameresi olan Filipiye geldik; ve bu şehirde bir kaç gün geçirdik.
13. Sebt günü şehir kapısından dışarı çıkıp ırmak kenarına geldik; orada bir dua yeri olduğunu sanıyorduk; ve oturup toplanmış olan kadınlara söyledik.
14. Tiyatira şehrinden erguvanî satıcısı, ve Allaha tapan Lidya adlı bir kadın bizi dinledi; Pavlus tarafından söylenenlere dikkat etmesi için Rab onun yüreğini açtı.
15. Evi halkı ile beraber vaftiz olununca, kadın yalvarıp dedi: Eğer beni Rabbe sadık saydınızsa, evime girin, ve orada kalın. Ve bizi zorladı.
16. Ve vaki oldu ki, biz dua yerine giderken, kendisinde falcı ruhu olan ve gaipten haber vererek efendilerine çok kazanç getiren bir hizmetçi kız bize rastgeldi.
17. Kız, Pavlusun ve bizim ardımızca yürüyerek: Bu adamlar Yüce Allahın kullarıdır, size kurtuluş yolunu ilân ediyorlar, diye bağırıyordu.
18. Ve bir çok günler bunu yaptı. Fakat Pavlus çok sıkılarak dönüp ruha dedi: Ondan çıkmanı sana İsa Mesih ismile emrediyorum. Ve hemen o saatte ruh çıktı.
19. Kazanç ümitlerinin elden gittiğini kızın efendileri görünce, Pavlus ile Silası tutup çarşı meydanına reislerin önüne sürüklediler,
20. ve onları hâkimlere getirdikleri zaman, dediler: Bu adamlar Yahudidir, ve şehrimizi çok karıştırıyorlar,
21. ve Romalı olan bizlere kabul etmek ve yapmak caiz olmıyan âdetler ilân ediyorlar.
22. Ve onlara karşı halk birlikte ayaklandılar; ve hâkimler onların esvaplarını yırtıp çıkararak değnekle dövmelerini emrettiler.
23. Ve kendilerine çok değnek vurduktan sonra, zindana atıp onları sıkıca gözetmesini zindancıya emrettiler;
24. o da, böyle emir aldığından, onları iç zindana atıp ayaklarını tomruğa vurdu.
25. Gece yarısına doğru Pavlus ve Silas dua ediyorlar ve Allaha ilâhiler okuyorlardı, mahpuslar da onları dinlemekte idiler.
26. Ansızın büyük bir zelzele oldu, öyle ki, zindanın temelleri sarsıldı; ve hemen bütün kapılar açıldı; ve herkesin bağları çözüldü.
27. Zindancı uyanıp zindan kapılarını açılmış görerek kılıcını çekti, mahpusların kaçmış olduklarını sanıp kendini öldürmek üzre idi.
28. Fakat Pavlus yüksek sesle bağırıp dedi: Kendine kıyma; çünkü hepimiz buradayız.
29. Zindancı ışık istiyip içeri atıldı, titriyerek Pavlus ve Silasın önünde yere kapandı,
30. ve onları dışarı çıkarıp dedi: Efendiler, kurtulmak için ne etmeliyim?
31. Onlar da dediler: Rab İsaya iman et, ve evin halkı ile sen de kurtulursun.
32. Bütün evindekiler ile kendisine Rab sözünü söylediler.
33. Ve gecenin o saatinde onları alıp yaralarını yıkadı ve hemen kendisi ve bütün evi halkı vaftiz olundu.
34. Ve Allaha iman etmiş olarak onları kendi evine çıkarıp önlerine sofra kurdu, ve bütün evile beraber çok sevindi.
35. Gündüz olunca, hâkimler: Bu adamları salıver, diye çavuşları gönderdiler.
36. Ve zindancı şu sözleri Pavlusa bildirdi: Hâkimler sizi salıvermek için gönderdiler; bundan ötürü şimdi çıkın, selâmetle gidin.
37. Fakat Pavlus onlara dedi: Romalı olan bizleri mahkûm etmeden halkın önünde dövüp zindana attılar; ve şimdi bizi gizlice mi dışarı atıyorlar? Bu olmaz; kendileri gelsinler de bizi çıkarsınlar.
38. Çavuşlar bu sözleri hâkimlere bildirdiler; Romalı olduklarını hâkimler işitince, korktular;
39. gelip onlara yalvardılar; ve kendilerini çıkarıp şehirden gitmelerini dilediler.
40. Zindandan çıkınca Lidyanın evine girdiler; ve kardeşleri görüp onları teselli ettiler ve gittiler.

BAP 15

YAHUDİYEDEN inen bazı adamlar kardeşlere talim edip diyorlardı: Eğer Musanın âdeti üzre sünnet olunmazsanız, kurtulamazsınız.
2. İmdi Pavlus ile Barnabas onlar ile epeyi çekiştikten ve mubahase ettikten sonra, bu mesele için resullerin ve ihtiyarların yanına Yeruşalime çıksınlar diye, kardeşler Pavlus ve Barnabas ile aralarından başka bazı kimseleri tayin ettiler.
3. İmdi kilise tarafından yola geçirilerek, ve Milletlerin döndüklerini beyan ederek, Fenikeden ve Samiriyeden geçtiler; ve bütün kardeşlere büyük sevinç verdiler.
4. Ve Yeruşalime vardıkları zaman, kilise ve resullerle ihtiyarlar tarafından kabul olundular, ve kendileri vasıtası ile Allahın ettiği bütün şeyleri anlattılar.
5. Fakat Ferisi fırkasından iman etmiş olan bazıları kalkıp dediler: Onları sünnet etmek, ve Musanın şeriatini tutmalarını tenbih etmek gerektir.
6. Resuller ve ihtiyarlar bu meseleye bakmak için toplandılar.
7. Ve söz çoğalınca, Petrus kalkıp onlara dedi:
Kardeşler, siz bilirsiniz ki, epeyi vakit evel içinizden benim ağzımla Milletlerin incil sözünü işitip iman etmelerini Allah tercih etti.
8. Ve yürekleri bilen Allah, bize olduğu gibi onlara da Ruhülkudüsü vererek onlara şehadet etti;
9. onların yüreklerini iman ile temizliyerek onlarla bizi hiç ayırt etmedi.
10. İmdi ne babalarımızın, ne de bizim taşıyamadığımız bir boyunduruğu şakirtlerin boynuna koyarak niçin Allahı deniyorsunuz?
11. Fakat Rab İsanın inayetile onlar gibi kurtulacağımıza iman ediyoruz.
12. Ve bütün cemaat sustu; Allahın kendileri vasıtası ile Milletler arasında yaptığı bütün alâmetleri ve hârikaları anlatan Barnabas ve Pavlusu dinliyorlardı.
13. Ve onlar sustuktan sonra, Yakub cevap verip dedi:
14. Kardeşler, beni dinleyin; Allahın Milletlerden kendi ismine bir kavm almak için nasıl önce onları ziyaret ettiğini Simeon anlattı.
15. Ve peygamberlerin sözleri buna uygun geliyor; nitekim yazılmıştır:
16. “Bu şeylerden sonra döneceğim,
Ve Davudun düşmüş haymesini tekrar bina edeceğim;
Ve yıkılmış yerlerini tekrar bina edeceğim;
Ve onu tekrar kuracağım;
17. Ta ki, kalan insanlar,
Ve üzerine ismim çağırılmış olan bütün Milletler,
Rabbi arasınlar,
18. Kadimden bu şeyleri bildiren Rab diyor.”*
*Amos 9:11, 12.
19. Bunun için reyim Milletlerden Allaha dönenleri sıkmamak,
20. ancak putlar murdarlığından, zinadan, ve boğulmuş olandan ve kandan çekinsinler, diye onlara yazmaktır.
21. Çünkü eski nesillerden beri, her Sebt günü havralarda okunduğundan, Musanın her şehirde vâzedenleri vardır.
22. O zaman, bütün kilise ile resullere ve ihtiyarlara, kendilerinden olan adamları, yani, kardeşler arasında ileri gelenlerden Barsaba denilen Yahudayı ve Silası seçip Pavlus ve Barnabas ile Antakyaya göndermek iyi göründü.
23. Onlar vasıtası ile şöyle yazdılar: Resuller ve ihtiyarlar, kardeşler, Antakyada, Suriyede ve Kilikyada Milletlerden olan kardeşlere selâm ederler.
24. Bizden çıkmış olanlardan bazılarının sizi sözlerle sıkıp yüreklerinizi karıştırdıklarını işittik; onlara biz tenbih etmemiştik.
25. Bunun için adamlar seçmek ve Rabbimiz İsa Mesihin ismi için canlarını ortaya koyan sevgilimiz Barnabas ve Pavlus ile beraber
26. onları size göndermek hepimiz bir fikirde olarak bize iyi göründü.
27. İmdi Yahudayı ve Silası gönderdik, ve onlar size ayni şeyleri ağızdan anlatacaklardır.
28. Çünkü Ruhülkudüse ve bize iyi göründü ki, icap eden şu şeylerden fazla üzerinize yük koymıyalım:
29. Putlara kurban edilen şeylerden, kandan, ve boğulmuş olanlardan, ve zinadan çekinin. Bunlardan sakınırsanız, iyi edersiniz. Selâmette olun.
30. İmdi onlar yola çıkarıldıktan sonra Antakyaya indiler; ve cemaati bir araya toplayıp mektubu verdiler.
31. Onlar da bunu okuyunca, teselliden ötürü sevindiler.
32. Yahuda ve Silas, kendileri de peygamber olduklarından, çok sözle kardeşleri teşvik edip onlara kuvvet verdiler.
33. Ve orada bir müddet kaldıktan sonra, kardeşler tarafından, kendilerini göndermiş olanlara selâmetle yola çıkarıldılar.*
*Bazı eski metinler 34 üncü âyeti bazı farklarla ilâve ederler:
34. Fakat Silasa orada kalmak iyi göründü.
35. Fakat Pavlus ve Barnabas, başka bir çok kimselerle beraber talim edip, Rab sözünü vâzederek Antakyada kaldılar.
36. Bir kaç gün sonra, Pavlus Barnabasa dedi: Şimdi dönüp Rab sözünü ilân ettiğimiz her şehirde kardeşleri ziyaret edelim, nasıldırlar.
37. Barnabas Markos denilen Yuhannayı da beraber almak fikrinde idi.
38. Fakat Pamfilyada kendilerinden ayrılıp onlarla işe gitmemiş olan adamı beraberine almağı Pavlus iyi görmedi.
39. Ve şiddetli bir çekişme oldu, şöyle ki, birbirlerinden ayrıldılar, ve Barnabas Markosu yanına alarak Kıbrısa yelken açtı;
40. fakat Pavlus Silası seçti, ve kardeşler tarafından Rabbin inayetine emanet olunup çıktı;
41. ve kiliseleri pekiştirerek Suriyeyi ve Kilikyayı dolaşıyordu.

BAP 14

VE Konyada vaki oldu ki, Yahudilerin havrasına birlikte girip öyle söylediler ki, hem Yahudilerden, hem Yunanlılardan, büyük bir kalabalık iman etti.
2. Ve iman etmiyen Yahudiler Milletlerin yüreklerini kardeşlere karşı kışkırttılar ve bozdular.
3. İmdi orada uzun zaman geçirip Rab için cesaretle söyliyorlardı, o Rab ki, onların ellerile alâmetler ve hârikalar yapmak kuvvetini onlara ihsan ederek kendi inayeti kelâmına şehadet etti.
4. Fakat şehrin halkı ikiye bölünüp bazıları Yahudilerle, bazıları ise, resullerle oldular.
5. Onları rüsvay etmek ve taşlamak için Milletler ve Yahudiler ile reislerinin hücumu vaki olacağını bilerek,
6. Likaonyanın Listra ve Derbe şehirlerine ve çevresine kaçtılar;
7. ve orada incili ilân etmekte idiler.
8. Listrada, ayakları tutuk bir adam oturuyordu, anadan doğma topal olup hiç yürümemişti.
9. Bu adam Pavlusu söylerken işitti; o da kendisine göz dikip şifa bulacağına imanı olduğunu görerek yüksek sesle:
10. Ayakların üzerine dikil, dedi; o da sıçrıyıp yürüdü.
11. Ve Pavlusun ne yaptığını halk görünce, seslerini yükseltip Likaonya dili ile dediler: İlâhlar insan suretinde yanımıza indiler!
12. Barnabasa Zefs, ve söz sahibi olduğu için Pavlusa Ermis dediler.
13. Ve mabedi şehrin önünde bulunan Zefsin kâhini şehir kapısı önüne boğalar ve çelenkler getirip halk ile beraber kurban kesmek istiyordu.
14. Fakat resuller, Barnabas ve Pavlus, bunu işitince esvaplarını yırttılar, ve halkın ortasına atılıp bağırarak dediler:
15. Efendiler, niçin bunları ediyorsunuz? Biz de duyguları size benziyen insanlarız, ve bu boş şeylerden, hay Allaha dönesiniz diye size müjde getiriyoruz;
16. o Allah ki, gökü, yeri, denizi ve içlerindeki her şeyi yaratmıştır; o ki, geçmiş nesillerde bütün Milletlerin kendi yollarında yürümelerine izin vermiştir.
17. Bununla beraber, gökten yağmurlar ve semereli mevsimler vererek ve yüreklerinizi yemek ve sevinçle doldurup iyilik ederek kendisini şahitsiz bırakmamıştır.
18. Ve bu sözleri söyliyerek kendilerine kurban kesmekten halkı güçlükle alıkoydular.
19. Fakat Antakyadan ve Konyadan bazı Yahudiler gelip halkı kandırarak Pavlusu taşladılar, ve onu ölmüş sanıp şehirden dışarı sürüdüler.
20. Fakat şakirtler onun çevresinde durmakta iken, kalkıp şehre girdi; ve ertesi gün Barnabas ile Derbeye çıktı.
21. Ve incili o şehre vâzederek bir çoklarını şakirt ettikten sonra, Listraya, Konyaya, ve Antakyaya dönüp
22. şakirtlerin canlarına kuvvet vermekte, ve: Bizim için Allahın melekûtuna çok sıkıntılar ile girmek gerektir, diye imanda durmaları için onları teşvik etmekte idiler.
23. Ve her kilisede onlara ihtiyarlar tayin ederek oruç tutup dua ettikten sonra, iman ettikleri Rabbe onları emanet ettiler.
24. Pisidyadan geçip Pamfilyaya geldiler.
25. Ve Pergada sözü söyledikten sonra, Antalyaya indiler;
26. bitirmiş oldukları iş için oradan Allahın lûtfuna ısmarlanmış oldukları Antakyaya yelken açtılar.
27. Varıp kiliseyi topladıkları zaman, Allahın kendileri vasıtası ile neler ettiğini, ve Milletlere iman kapısını açtığını anlattılar.
28. Ve şakirtlerle beraber epeyi vakit geçirdiler.

BAP 13

PEYGAMBERLER ve muallimler, Barnabas, ve Niger denilen Simun, Kirineli Lukius, ve reisirubu Hirodesle birlikte büyütülmüş olan Manaen, ve Saul, Antakyada, oradaki kilisede bulunuyorlardı.
2. Rabbe hizmet edip oruç tutmaktalar iken Ruhülkudüs dedi: Kendilerini çağırmış olduğum iş için Barnabası ve Saulu bana ayırın.
3. O zaman oruç tutup dua ederek onlar üzerine ellerini koyduktan sonra yolladılar.
4. Böylece bunlar Ruhülkudüs tarafından gönderilmiş olarak Selefkeye indiler, ve oradan Kıbrısa yelken açtılar.
5. Salamise varınca, Yahudilerin havralarında Allahın sözünü ilân ettiler; Yuhanna da onların hizmetinde idi.
6. Pafosa kadar bütün adayı dolaştıktan sonra, Baryeşu denilen bir sihirbaz Yahudiyi, bir yalancı peygamberi, buldular;
7. bu adam, anlayışlı bir adam olan vali Sercius Pavlusun yanında idi. Vali, Barnabası ve Saulu çağırıp Allahın sözünü dinlemek istedi.
8. Fakat sihirbaz Elimas (çünkü adı böyle tercüme olunur) valiyi imandan döndürmeğe çalışarak onlara karşı duruyordu.
9. Fakat Saul, yani, Pavlus, Ruhülkudüsle dolu olarak ona gözlerini dikip:
10. Ey sen, bütün hile ve kötülükle dolu adam, İblis oğlu, her salâhın düşmanı, Rabbin doğru yollarını saptırmaktan vazgeçmiyecek misin?
11. Ve şimdi, işte, Rabbin eli senin üzerindedir, ve bir vakte kadar güneşi görmiyerek kör olacaksın, dedi. Ve hemen üzerine sis ve karanlık çöktü, ve dolaşarak kendisini yedecek adamlar araştırıyordu.
12. O zaman vali vaki olanı gördü, ve Rabbin öğretişine şaşarak iman etti.
13. Pavlus ve arkadaşları Pafostan yelken açıp Pamfilya Pergasına geldiler; Yuhanna ise, onlardan ayrılıp Yeruşalime döndü.
14. Onlar da Pergadan geçip Pisidya Antakyasına geldiler; ve Sebt günü havraya girip oturdular.
15. Şeriatin ve peygamberlerin okunmasından sonra, havra reisleri gönderip onlara dediler: Kardeşler, halka teşvik sözünüz varsa, söyleyin.
16. O zaman Pavlus kalktı ve el ile işaret edip dedi: Ey İsrail erleri, ve Allahtan korkanlar, dinleyin:
17. Bu İsrail kavmının Allahı, atalarımızı seçti, ve Mısır diyarında garip iken kavmı yükseltti, ve yüksek bazu ile onları oradan çıkardı.
18. Ve kırk yıl kadar müddet çölde onlara katlandı,
19. ve Kenân diyarında yedi millet helâk ettikten sonra, onlara memleketlerini miras olarak dört yüz elli yıl kadar verdi.
20. Ve bundan sonra, ta Samuel peygambere kadar onlara hâkimler verdi.
21. Ve ondan sonra kıral istediler; Allah da Benyamin sıptından bir adamı, Kiş oğlu Saulu, kırk yıl onlara verdi.
22. Ve onu kaldırdıktan sonra, onlara kıral olsun diye Davudu yükseltti, ve ona şehadet edip dedi: “Yüreğime göre bir adamı, Yesse oğlu Davudu, buldum; bütün muratlarımı o yapacaktır.”*
23. Bu adamın zürriyetinden, Allah vade göre, bir Kurtarıcı, İsayı, İsraile çıkardı;
24. onun gelmesinden önce, Yahya bütün İsrail kavmına tövbe vaftizini vâzetmişti.
25. Ve Yahya, devrini doldururken dedi: Ben neyim sanıyorsunuz? Ben o değilim. Fakat işte, benden sonra biri geliyor, onun ayaklarının çarığını çözmeğe lâyık değilm.
26. Kardeşler, İbrahim neslinin çocukları, ve aranızda olup Allahtan korkanlar, bu kurtuluş sözü bize gönderilmiştir.
27. Çünkü Yeruşalimde oturanlarla reisleri onu tanımadılar, ve onu mahkûm ederek, her Sebt günü okunan peygamberlerin sözlerini yerine getirdiler.
28. Ve öldürülmesi için hiç bir sebep bulmadıkları halde, öldürülsün diye Pilatustan istediler.
29. Ve onun için yazılmış olan bütün şeyleri yerine getirince, onu ağaçtan indirip kabre koydular.
30. Fakat Allah onu ölülerden kıyam ettirdi.
31. Ve kendisile beraber Galileden Yeruşalime çıkmış olanlara bir çok günler göründü, şimdi onlar halk önünde onun şahitleridir.
32. Ve atalara olan vadi size müjdeliyoruz;
33. Allah bu vadi çocuklarımıza İsayı kıyam ettirmekle yerine getirdi; nitekim ikinci mezmurda da yazılmıştır: “Sen benim oğlumsun, ben seni bugün tevlit ettim.”*
34. Ve artık çürümeye dönmemek üzre onu ölülerden kıyam ettirdiğine dair şöylece demiştir: “Davudun mukaddes ve emin bereketlerini size vereceğim.”*
35. Ve bunun için bir başka yerde diyor: “Mukaddesini çürüme görmeğe vermiyeceksin.”*
36. Çünkü Allahın muradına göre kendi nesline hizmet ettikten sonra, Davud uykuya vardı, ve babalarına katılıp çürüme gördü;
37. fakat Allahın kıyam ettirdiği zat çürüme görmedi.
38. İmdi kardeşler, bilmiş olun ki, günahların bağışlanması onunla size ilân olunuyor.
39. Ve iman eden herkes, Musanın şeriatile suçsuz sayılamadığınız bütün şeylerden, onunla suçsuz sayılır.
40. İmdi sakının, peygamberlerde denilmiş olan sizin başınıza gelmesin:
*I. Samuel 13:14; Mezmur 89:20.
*Mezmur 2:7.
*İşaya 55:3.
*Mezmur 16:10.
41. “Bakın, ey sizler, hor görenler, şaşın ve helâk olun;
Çünkü sizin günlerinizde ben bir iş işliyorum,
Bir iş ki, size biri beyan etse, hiç inanmazsınız.”*
*Habakkuk 1:5.
42. Ve dışarı çıktıkları zaman, bu sözlerin gelecek Sebt günü kendilerine söylenmesini yalvardılar.
43. Ve havra dağıldığı zaman, Yahudilerden ve dindar mühtedilerden bir çoğu Pavlusun ve Barnabasın ardınca gittiler; ve onlar da bunlara söyliyerek Allahın inayetinde sabit olmağa kendilerini teşvik ediyorlardı.
44. Ertesi Sebt günü hemen bütün şehir Rabbin sözünü dinlemek için toplandı.
45. Fakat Yahudiler kalabalıkları görünce, kıskançlıkla doldular, ve Pavlusun söylediği şeylere karşı koyarak küfrettiler.
46. Pavlus ve Barnabas cesaretle söyliyip dediler: Allahın kelâmı önce size söylenmek gerekti. Mademki siz onu kendinizden atıyorsunuz, ve ebedî hayata lâyık olmadığınıza siz hükmediyorsunuz, işte, biz de Milletlere dönüyoruz.
47. Çünkü Rab bize şöyle emreylemiştir: “Seni Milletlere ışık olarak koydum, Ki yerin ucuna kadar kurtarış için olasın.”*
* İşaya 49:6.
48. Ve Milletler bunu işitince, sevinip Rabbin sözünü taziz ettiler; ve ebedî hayata takdir olunanların hepsi iman eylediler.
49. Ve Rabbin sözü bütün memlekette yayılıyordu.
50. Yahudiler ise, dindar ve muteber kadınları ve şehrin ileri gelenlerini teşvik edip Pavlus ve Barnabasın başına eziyet çıkardılar, ve onları kendi sınırlarından attılar.
51. Bunlar da ayaklarının tozunu onlara karşı silkip Konyaya geldiler.
52. Şakirtler sevinç ve Ruhülkudüsle dolmakta idiler.

BAP 12

O}vakitlerde kıral Hirodes kiliseden bazılarına cefa etmek için el uzattı.
2. Yuhannanın kardeşi Yakubu kılıçla öldürdü.
3. Ve bunun Yahudilerin hoşuna gittiğini görerek ileri varıp Petrusu da tuttu. Hamursuz ekmek günleri idi.
4. Ve Petrusu tutunca, Fısıhtan sonra onu kavm önüne çıkarmak niyetile zindana koydu, ve onu beklemek için dörder askerlik dört takıma verdi.
5. İmdi Petrus zindanda tutulmakta idi; fakat kilisece onun için gayretle Allaha dua ediliyordu.
6. Hirodes onu ortaya çıkarmak üzre iken, tam o gece Petrus iki asker ortasında çifte zincirle bağlı olarak uyumakta idi; ve bekçiler kapı önünde zindanı bekliyorlardı.
7. Ve işte, Rabbin meleği yanında durdu, ve hücrede bir nur parladı; ve melek Petrusun böğrüne vurup: Çabuk kalk, diyerek onu uyandırdı, ve ellerinden zincirleri düştü.
8. Melek ona dedi: Kuşan, ve çarıklarını bağla; ve böyle etti. Ve melek ona: Esvabını giyip ardımca gel, dedi.
9. Ve çıkıp ardınca gitti; ve melek vasıtası ile olan şeyin gerçek olduğunu bilmiyordu, ancak rüyet gördüğünü sanıyordu.
10. Birinci ve ikinci bekçiyi geçerek şehre çıkılan demir kapıya geldiler; kapı onlara kendiliğinden açıldı; çıkıp bir sokağı geçtiler; ve melek hemen ondan ayrıldı.
11. Petrus kendine gelince, dedi: Şimdi gerçekten biliyorum ki, Rab meleğini gönderdi, ve beni Hirodesin elinden, ve Yahudi kavmının bütün umduklarından kurtardı.
12. Ve düşündükten sonra, Markos lâkaplı Yuhannanın anası Meryemin evine geldi; bir çokları orada toplanmıştılar, ve dua ediyorlardı.
13. Petrus dış kapının küçük kanadını çalınca, Roda adlı bir hizmetçi kız kulak vermeğe geldi.
14. Petrusun sesini tanıyınca, sevinçten kapıyı açmadan içeri koşarak Petrusun kapı önünde durduğunu bildirdi.
15. Ona: Çıldırmışsın, dediler. Fakat kız böyle olduğunu iddia etti. Onlar da: Onun meleğidir, dediler.
16. Fakat Petrus kapıyı çalmakta devam etti; ve açtıkları zaman, kendisini görüp şaştılar.
17. Fakat susmaları için el ile işaret ederek Rabbin kendisini nasıl zindandan çıkardığını onlara anlatıp dedi: Bunları Yakuba ve kardeşlere bildirin. Ve çıkıp başka yere gitti.
18. Ve gündüz olunca, Petrus ne oldu, diye askerler arasındaki kargaşalık az değildi.
19. Hirodes de onu arayıp bulamayınca, bekçileri sorguya çekip öldürülsünler diye emretti. Ve Yahudiyeden Kayseriyeye inip orada kaldı.
20. Hirodes Sur ve Saydalılara çok kızmıştı; onlar da sözbirlik ederek kendisine geldiler, ve kıralın mabeyncisi Vlastosu kandırıp sulh dilediler, çünkü onların memleketi kıralınkinden beslenirdi.
21. Ve tayin olunan günde, Hirodes kıral esvapları giyerek kürsüde oturdu, ve onlara hitap etti.
22. Ve halk: İnsan sesi değil, Allah sesi, diye bağırıyorlardı.
23. Rabbin bir meleği hemen onu vurdu, çünkü izzeti Allaha vermemişti; ve kurtlanıp can verdi.
24. Fakat Allah sözü büyüdü ve çoğaldı.
25. Barnabas ve Saul hizmeti bitirince, Markos lâkaplı Yuhannayı yanlarına alıp Yeruşalimden döndüler.

BAP 11

YAHUDİYEDE olan resuller ile kardeşler Allah sözünü Milletlerin de kabul ettiklerini işittiler.
2. Petrus Yeruşalime çıkınca, sünnetli olanlar:
3. Sen sünnetsiz adamların yanına girdin, ve onlarla beraber yedin, diyerek kendisile çekiştiler.
4. Fakat Petrus söze başlıyarak onlara sırası ile anlatıp dedi:
5. Ben Yafa şehrinde dua etmekte idim. Vecit halinde bir rüyet gördüm; büyük çarşafa benzer bir kap dört köşesinden asılı olarak gökten iniyordu, ve ta yanıma kadar geldi.
6. Onun üzerine gözlerimi dikince düşündüm, ve yerin dört ayaklılarını, vahşi hayvanları, sürünen hayvanları ve gökün kuşlarını gördüm.
7. Ve bana: Petrus, kalk; boğazla da ye, diyen bir ses işittim.
8. Fakat dedim: Hâşâ, ya Rab! çünkü ağzıma bayağı ve murdar şey hiç girmemiştir.
9. Ve ses ikinci defa gökten cevap verdi: Allahın temizlediği şeyleri sen bayağı etme.
10. Ve üç defa bu vaki oldu, ve hepsi tekrar yukarı göke çekildi.
11. İşte, o anda Kayseriyeden bana gönderilen üç adam bulunduğumuz evin önünde durdular.
12. Ve Ruh bana hiç ayırt etmiyerek onlarla gitmemi söyledi. Bu altı kardeş de benimle geldiler, ve o adamın evine girdik;
13. o da meleği nasıl gördüğünü, ve evinde durup kendisine: Yafaya gönder, Petrus lâkaplı Simunu getirt;
14. sana sözler söyliyecektir; bütün evin ve sen onlarla kurtulacaksın, dediğini bize anlattı.
15. Ben de söylemeğe başlayınca, başlangıçta bize olduğu gibi, onlar üzerine de Ruhülkudüs indi.
16. Ve: Gerçi Yahya su ile vaftiz etti; fakat siz Ruhülkudüsle vaftiz edileceksiniz, diye Rabbin söylediği sözü hatırladım.
17. İmdi Rab İsa Mesihe iman ettiğimiz zaman, bize olduğu gibi, eğer onlara da ayni vergiyi Allah verdi ise, ben kim oluyordum ki, Allaha karşı durabileyim?
18. Onlar da bu şeyleri işitince sustular, ve Allaha hamdedip dediler: Öyle ise, Allah hayat için tövbeyi Milletlere de ihsan etti.
19. İmdi İstefanostan dolayı olan sıkıntı üzerine dağılmış olanlar, sözü Yahudilerden başka kimseye söylemiyerek Fenikeye, Kıbrısa ve Antakyaya kadar gittiler.
20. Fakat onlardan Kıbrıslı ve Kirineli olan bazıları Antakyaya geldikleri zaman, Rab İsayı müjdeliyerek Yunanlılara da söylediler.
21. Rabbin eli onlarla idi; ve bir çokları iman edip Rabbe döndüler.
22. Bunların haberi Yeruşalimde olan kilisenin kulağına irişti; ve Barnabası Antakyaya kadar gönderdiler;
23. vardığı zaman, Allahın inayetini görünce, sevindi, ve yürekten niyetle Rabbe yapışsınlar diye hepsini teşvik etti;
24. çünkü Ruhülkudüs ve imanla dolu iyi bir adamdı, ve çok halk Rabbe katıldı.
25. Ve kendisi Tarsusa Saulu aramağa gitti;
26. ve onu bulunca, Antakyaya getirdi. Ve vaki oldu ki, bütün bir yıl kilise ile bir arada toplandılar ve çok kimselere öğrettiler; ve şakirtlerin Hıristiyan diye çağırılması önce Antakyada oldu.
27. O günlerde Yeruşalimden Antakyaya bazı peygamberler indiler.
28. Bunlardan Agabus adlı biri kalkıp bütün dünya üzerinde büyük bir kıtlık olacağını Ruh vasıtası ile bildirdi; bu da Klavdiusun günlerinde oldu.
29. Şakirtler, her biri gücü yettiğine göre, Yahudiyede oturan kardeşlere yardım göndermeğe karar verdiler;
30. bunu da Barnabas ve Saul elile ihtiyarlara göndererek yaptılar.